Tarık Tahsin ÜREGÜL.. Yada sahne adıyla Tarık AKAN.. 13 Aralık 1949’da Kalbine Allah tarafından aşılanmış Atatürk sevgisi ile devrim sevgisi ile dünya’ya merhaba dedin.Tıpkı senin gibi bende soğuk bir aralık ayında aynı sevgiler, duygular küçücük kalbime aşılanmış olarak dünya’ya merhaba dedim. Seninle aynı burçdan (Yay) olmak bile onur verici benim için. Aynı “Atatürkçü ve Devrimci” ruhunu taşıyor olmakta mutluluk verici. Sen “68 Kuşağı”sın. Ben 78 kuşağıyım. Ama görüşlerimiz bir, yüreğimiz bir…
O Güzel yüreğini filmlerinede, meydanlarada aynı güzellikte yansıttın her zaman. Dimdik durdun, korkusuzdun.. 1980 Yılında mahkemede yargılanma sonucunda aldığın 2,5 aylık hücre hapis cezası bile seni yolundan döndürmedi hiçbir zaman. Emperyalistlere, Faşistlere karşı kalkan oldun halkının ve emekçi işçilerin önünde..
Albay çocuğu olmana rağmen hiç gocunmayıp Bakırköy plajlarında meşrubat sattın. Çok sevdiğin arkadaşın Kozalak Zeki ile beraber. Sorarım sizlere; günümüzde hangi subay çocuğu gidip meşrubat satar, işportacılık yapar? Bırakın birşeyler satmayı, gidip bir mağazada bile çalışamaz!
Daha sonra hayatının dönüm noktası diyebileceğimiz 1970 yılı gelip çattı. Kozalak Zeki başta olmak üzere, yakın arkadaşlarının tavsiyesi ve ısrarı ile, SES Dergisi‘nin düzenlediği “Sinema Artist Yarışması”na katıldın. 1.olarak tamamladın.Türk Sineması bu sayede muhteşem bir oyuncu kazanmış oldu.
İlk filmini 1971 yılında,Yönetmenliğini Orhan AKSOY‘un yaptığı, Ekrem BORA ve Filiz AKIN‘ın başrollerinde oynadığı “EMİNE” adlı filmde “Metin” karakterini canlandırdın. Daha sonra tıpkı sahne soyadına yakışır biçimde akıp gittin sinema dünyasında. 120 küsur film çevirdin. Bir çok ödül kazandın. Sen 1,92 cm boyunla Türk Sinemasının en uzun boylu aktörüydün.
Aslında daha nice güzel işlere imza atacaktın. Ama o yıllar boyunca, her gün içtiğin 4 paket sigara olmasaydı, sen o kansere yakalanmasaydın ?..
Ani ölümün hepimizi derinden üzdü. Ben hala daha inanamıyorum öldüğüne. O gün cenazene Türk Sineması’nın efsane oyuncusu, çok sevdiğim abim, Ediz HUN ile birlikte geldik. Yol boyunca seni anlattı. Senin 1970 yılında SES Dergisi‘nin düzenlediği Sinema Artist Yarışması’nda kendiside jüri üyesiydi biliyorsun. Ediz Abi de SES Dergisi‘nin düzenlediği yarışmada 1.olmuştu. İyi ki o yarışmaya katılmışsın, iyi ki seni tanımışız Tarık Abicim…
Seninle olan, unutamadığım güzel anılarım da var elbetteki; Mesela Taksim Gezi Parkı Direnişinde seninle, en ön saflarda mücadele verdiğimiz, biber gazı yuttuğumuz, Atatürk ve Devrim sloganları attığımız o günleri asla unutamıyorum… Harbiye’den başlattığımız “Cumhuriyet Yürüyüşü”nde senin önderliğinde yaptığımız yürüyüşü de unutmam mümkün değil canım Abim.. Sana söz veriyorum; Bu yoldan asla dönmeyeceğim! Korkusuzca ilerlemeye devam edeceğim!
Hayatım boyunca unutamayacağım birşey daha var.. Seni ebediyete yolcu ettiğimiz 18 Eylül Pazar günü.. Cenazendeki O kalabalık.. Ne gündü. Ne kadar çok sevenin varmış? Allah’ın sevgili kullarının cenazelerinde cemaat çok olurmuş. Sen de sevilen bir kulsun. Umarım hepimize öyle yolcu edilmek nasip olur Tarık Abicim.. O gün kalabalıktan dolayı Bakırköy’e mezarlığa gelememiştim. Ama ertesi gün seni mezarının başında ziyaret ettim. O gün de insanlar akın akın seni ziyarete geldiler. Sen de gördün. Eminim ki bu sevgi seni mutlu ediyordur. Ben bundan sonrada sık sık seni ziyarete gelicem Tarık Abicim.
Allah gani gani rahmet eylesin. Mekanın Cennet olsun. Nur içinde yat. Sen o beyinsiz şahıslara hayattayken de aldırış etmezdin,vefatından sonra sana hakaret edenlere de hiç aldırış etme sakın. Biz o şahsiyetsizlere gereken cevabı veriyoruz, her zaman da vereceğiz! Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK‘e ve YEŞİLÇAM Ailesine bizden selam söyle..
Seni Asla Unutmayacağız Yoldaş Abim!
EPİRDEN 