ALTAN ERBULAK İLE KAFA BULMANIN FATURASI… / Hasan Uğur Epirden

 

1960’lı yıllar…

Dormen Tiyatrosu’nun bulunduğu Beyoğlu İstiklal Caddesi…

O zamanlar abiye dolaşılabilen, kalburüstü bir yerdi…

Ben de bu mekana yaptığım ziyaretleri, anneciğim tarafından, kısa pantolonlu takım elbise, ipek gömlek, papyon, rugan ayakkabı ile kuşanmış vaziyette yapardım…

Seneler geçti… Gençlik yıllarımda bu eşsiz ve büyük adamla tanıştım ve dost oldum… Aktörlüğünün yanı sıra usta bir karikatürist, muhteşem bir mizah yazarı olan Atlan abi, sayısız filmde de rol almış, özellikle kankası Halit abiyle (Kıvanç) beraber T.R.T.’de yarışma programları sunmuştur…

Altan abiyle Babıali’nin, basınımızın ve gazeteciliğimizin yüz aklarından Milliyet Gazetesi’nin Cağaloğlu’ndaki binasında ilk kez karşı karşıya geldiğimde, yanındaki Değer abiye (Eraybar) bir laz fıkrası anlatıyordu… Sadece anlatmıyor, adeta yaşıyordu… Değer abi de altta kalmıyor, dağarcığındaki fıkralarla cevap veriyordu… Bu misilleme en kederli ve somurtkan kişilere bile gülme krizi geçirtecek kadar tehlike (!) arzediyordu…

Tebessüm edebilmek… Gülebilmek… Kahkaha atabilmek…Ancak günümüzün sosyo ekonomik ve dramatik şartlarında, işlerimizin içine gömüldüğümüz için bu insani duyguları biraz unutur olduk…

Gene de kendimi oldukça şanslı hissediyorum…

Hayatımda paylaştığım pozitif anlarda Altan abi de olduğu için…

İşte Altan abinin kendine has mimikle, ballandıra ballandıra anlattığı, kendi gerçek yaşam kesidinden bir hikaye…

……………….

Kırklı yılların sonları…

Altan daha henüz “Hazırlık” öğrencisi…

Üstelik “Yatılı” okuyor…

İçine kapanık bir çocuk !…

Öyle pek sıkı fıkı arkadaşı da yok…

Kendi halinde, sessiz, zamanını tek başına geçirmeye çalışan bir tip..

Tip diyorum , zira, koca siyah kemik çerçeveli, kalın mercekli miyop gözlüğü ile ve kısa, yerden bitme gözlüğüyle uzaklardan bile kolayca fark edilmekte… Ancak dediğim gibi yalnız ve kimsenin onunla ilgilendiği ve taktığı yok !…

Arada bir futbolla ilgilenmesine rağmen, liselilerin top koşturduğu “Grand Cour”a ne zaman kafasını uzatsa, ensesine okkalı bir tokat yiyor, “Senin ne işin var burada ufaklık ?.. Hadi kendi bahçene marş marş !… “ diye azarlanıyor !…

Hafta sonlarının da onun için fazla bir özelliği ve ayrıcalığı yok !…

Herkes, cumartesi öğle, İstiklal marşının ardından (Eskiden cumartesileri yarım gün okul vardı) büyük bir coşku ve de şamatayla Beyoğlu İstiklal caddesine dağılırken, o yatılı olduğu ve hafta sonları da eve çıkma izni olmadığı için, okulun bahçesinde turlar, bahçenin yüksek demir parmaklıkları arasından sıkıntısından, vakit geçirmek için, gelip geçenleri seyretmekte…

Yani anlayacağınız, Altan hafta sonunu da okulda geçiriyor… Geçiriyor geçirmesine de… O pazartesileri ilk etüt dersi yok mu ?… Onun için sinir bozucu, hatta kabus gibi… Kafası öyle bozuluyor ki öyle böyle anlatılır gibi değil !… Sınıf arkadaşları olan diğer bacaksızlar bir araya toplanıyorlar, birbirlerine hafta sonu çapkınlıklarını ve kaçamaklarını (!) abarta abarta birbirlerine anlatıyorlar…

-Dame De Sion’lu bir kızla tanıştım… Bir içim su… Birlikte Maçka Parkı’na doğru yürüdük… Bir ara cesareti toplayıp,”-Benimle çıkar mısın ?…” dedim…

-Deme yahu ?… Valla helal olsun sana !… Peki ne cevap verdi?…

-Ne diyecek ?… Tabii ki “-Evet”dedi… Zaten bana tav olmuş !… Haftaya birlikte sinemaya gideceğiz !…

-Eeee… Hadi oğlum… İşin iş !…

Bir diğeri aşağı kalır mı ?… İskemlenin üzerine zıplayıp, başlıyor anlatmaya…

-Ben de benim kızı okulundan, Alman Lisesinin önünden aldım… Önce İnci’de Profiterol yedik… Sonra bir arkadaşının evine, doğum günü partisine gittik… Saatlerce yanak yanağa dans ettik !..

-Vay be ?… Bir şey yapamadın mı ?…

-Ulan salak !… O kadar kişinin önünde ne yapılabilir ki?… Ama haftaya…

-Haftaya ?…

-Haftaya annesiyle babası seyahate çıkıyorlarmış… Beni evlerine çağırdı… İkimiz ilk kez baş başa olacağız… Anlarsın ya ?…

-Ulan ne şanslısın be ?… Desene işi bitireceksin ?…

-Hooop!…Ayıp oluyor ama !…

-O da bir şey mi?… diye sıranın üzerine tırmanıyor bir diğeri…Tüm dikkatler bu kez onda…

-Otobüste İtalyan Lisesi’nden bir grupla tanıştım… Hepsi bana vuruldu !… Telefon numaramı verdim… Gece hepsi de beni aradı… Gelecek hafta için hepsine ayrı ayrı randevular verdim…

-Helal olsun be !… Biz bir tanesini nasıl tavlarız diye ince hesaplar yapıyor, gene de başaramıyoruz… Sen maşallah !…

-Allah sizlere de versin oğlum !…

Marifetler böyle birbiri ardından sıralanır, anlatılırken, tabii gözler kenarda bir köşede, kendi halinde sessizce oturan Altan’a kayıyor… Uzaktan laf atarak sataşmalar ve kafa bulmalar başlıyor…

-Yav Altan ?… Hafta sonu sen nerelerdeydin ?…

-Hangi kızın canını yaktın ?…

Altan içini çekiyor…Kafası önde… Mahcup ve çekingen dişlerini sıkarak, kekeleyerek cevap veriyor…

-Hiiiiç…Hiç bir şey yapmadım !…

Gülüşmeler…kıkırdaşmalar…

-Tüh be !… Çok yazık !…

-Senin gibi yakışıklı (!) birinin…

-Tüm kızları peşinden koşturması gerek !…

-Neyse… Dert etme dostum !…

-İleride telafi edersin !…

Aradan bir hafta geçiyor…

Yer yine malum… Etüt sınıfı…

Günlerden tahmin ettiğiniz gibi pazartesi… Diğer pazartesinden farkı, abartma ve hava atma boyutu bir ölçek artmış durumda…

-Dame De Sion’lu ile sinemaya gittik… Salon tenha… En arkadayız… Filmin en ateşli sahnesi…

–N’olur çabuk anlat, dayanamıyacağım !…

-Sus lan !… Bırak ta anlatsın !… Eeee…Sonra ?…

-Birden onu kendime çektim ve öptüm !…

-Helal !…

-Bravo!… (Islıklar…şamata…)

-Ya sonra ?…

Eliyle yediği tokadın yerini sanki saklarcasına yanağını tutarak devam eder…

-Filmin sonuna kadar…

-Yaşşa be !… Kolay iş değil !…

-Önümüzdeki hafta onu bizim adadaki yazlığa atacağım… Babamdan anahtarı yürüttüm… Kız dünden razı… İşi orada bitireceğim !…

-Kaçmaz oğlum senden !…

-Ulan eşek şansı seninki !…

-Bizim yazlığımız yok !… Evde de babamlarla dedem var !… Anlayacağın yedi nüfus arasında iş tutmak imkansız !…

Sıra diğerine gelmiştir…

-Benim Alman Liseli kızla evde baş başaydık…

-Annen, baban seyahatte tabii ?…

-Aynen öyle… Biraz slow müzik dinledik… Derken beni odasına, pul koleksiyonunu göstermek için çağırdı !…

-Hemen gitseydin ?…

Ensesine bir tokat iner…

-Kes lan !… Sabırlı ol !… Bırak anlatsın !…

-Şey… Ne diyordum ?…

-Pul Koleksiyonu ?…

– Haaaa !…Tabii…Pul koleksiyonu…

-Oğlum bırak şu pulları !…

-Bıraktım…Üzerindekileri bir bir çıkardım…

-Hah şöyle !…

-Direnir gibi oldu… Bunda utanılacak ne var ?…dedim… Artık seninlekarı-koca sayılırız !…

-Sonra… Sonra ?…

-Gol oldu mu ?… Oldumu ha ?…

Enseye bir tokat daha iner…

-Ulan ordan top auta atılır mı keriz ?…

-Müthişsin !…

-Valla billa helal olsun sana !…

-Kısmet işte !…

-Esas kısmet bende baylar !… Tam üç kızla gezdim, tozdum… Avusturya Liseli kızlarla…

-Hani İtalyan Liseli kızlardı ?…

-Ulan ha İtalyan, ha Avusturyalı… Ne fark eder ?…

-Yahu şaşırtma da bırak anlatsın !…

-Hepsi sanki artist mübareklerin…

-Keşke bizleri de çağırsaydın !…

-Hooop !…hoooop!…Ayıp olmuyor mu… Yengelerimiz onlar !…

-Olur mu lan !… Kendin pişir,başkaları yesin !… Ben de olsam…

-Tamam…tamam…

-Birincisiyle sadece öpüştük… Yıldız parkında tabii!… İkincisiyle randevum Emirgan Korusu’ndaydı… Kanepede uzun uzun seviştik !…

-Ya üçüncüsü ?…

-Patlama be !… Anlatacak !…

-Onunla da Sarıyer Börekçisi’nde buluştum… Sonra Kavaklar’a doğru el ele yürüdük !… Bir ara,deniz üzerindeki kayalıkların üzerinde…

-Ulan köftehor !… Bu kadar yeri de nasıl buluyorsun ?…

-Geri zekalı !…Mekan bulmak kolay !… Esas mesele üç kızı idare edebilmekte…

-Yahu bırakın tartışmayı !… Sonra ne oldu ?…

-Nasıl ne oldu ?…

-Yani kayalıkların üzerinde ?…

Toparlar kendini…

-Haaa… Kayalıklar ?… Ne olacak ?…Yedim, bitirdim kızı !…

Eeeee… Havadisler biter de sıra yine köşesine sinmiş, kulağı onlarda olan Altan’a gelmez mi ?…

Alaycı laf atmalar başlar…

-Hey Altan ?… N’aber lan ?…

-Gene mi tık yok ?…

Altan sıkkın ve sinirli,iç çeker…

-Tı-ııık yo…ookkk!…

Gülüşmeler…

-Hadi ya !…

-Demek tık yok ha ?…

Altan her geçen gün bu deyyuslara biraz daha bozulmaktadır… Ama elinden de bir şey gelememektedir… Çaresiz, kasılma pahasına susmaktadır…

Cumartesi…

Herkes İstiklal Marşı’ndan sonra kapıya koşmuş, okul biranda boşalmıştır… Okulun her karesi her zaman olduğu gibi yine Altan’a kalmıştır!… Bahçede avare avare, gayesiz dolaşmaktadır… Morali iyice bozuk, canı sıkkın ve düşüncelidir… Önündeki patlak lastik topa şuursuz bir vole vurur… Birden burnunun önünde bir çift göğüsle karşılaşır… Şahane bir parfüm kokusuyla sarsılır… Başını kaldırır… Karşısında derin göğüs dekoltesiyle vücudunu saran dar elbisesiyle muhteşem bir hatun durmakta ve kendisine gülümsemektedir… Altan’ın yanağından bir makas alır… Saçlarını okşayarak, kıpkırmızı dolgun dudaklarını aralayarak şuhça sorar…

-Ne şirin çocuksun sen öyle ?… Söyle bakayım… Adın ne senin ?…

-A..Altan e..efendim !..

-Gördüğüm kadarıyla okulda bir tek sen kalmışsın ?… Desene bizim oğlana gene yetişemedim !… Zaten herifçioğlunun suratını hafta sonları bile gördüğüm yok !… Karı kız peşinde velet… Rahmetli babası ölünce iyice dağıttı… Bak şeker !… Seni çok sevdim… Önümüzdeki hafta…

-E…evet ?…

-Önümüzdeki hafta gene geleceğim… Yıkan… En güzel elbiselerini giy !…

-Ne..neden ?…

-Şeker,anla işte…Önümüzdeki hafta bende kalırsın !…

Altan’ın şaşkın bakışları arasında yanağına bir vantuz öpücük kondurur… Gülümseyerek uzaklaşırken arkasından el sallar… öpücükler gönderir…

Altan yerinde donakalmıştır… Eliyle öpülen yanağını tutmaktadır…

Siz içinizden söylemeden ben devam edeyim…

Evet… yine pazartesi… meşhur etüt saati…

Tablo aşina… Her zaman olduğu gibi afacanlar sınıfın orta yerinde toplanmışlar, hafta sonu azgınlıklarını, pardon marifetlerini birkaç desibel daha yüksek bir tonla anlatmaktalar…

-Adada in cin top oynuyor !… Dame De Sion’lu ile bindik vapura, geldik adaya…

-Film gibi lan !…

-Eve gir eve !…

-Sadede gel !…

-Yahu anlatsana sonrasını, çıldırtacaksın !…

-Tahmin edeceğiniz gibi… Yaktım şömineyi… Açtım peder beyin yatırdığı şaraplardan birini… Sabaha kadar…

-Allah versin be !…

-Ben de Alman Liseli’ye resti çektim…

-Yapma be ?…

-Üzmeseydin kızı ?…

-Valla çok ayıp etmişsin !…

-Öyle demeyin çocuklar… Yakın bir kız arkadaşı var… Bana göz kırptı… Çaktırmadan telefonunu verdi… Aklım fikrim şimdi onda… Haftaya….

Öteki atılarak sözünü keser…

-Üç kızı birden idare etmek zevkli ve heyecanlı oluyor… Ama itirafetmeliyim ki bu hafta sonu bayağı zorlandım…

-Nasıl yani ?…

-İtalyan Lisesi’nin Rouge et Nuar’da çayı vardı… Çok kalabalıktı… Gözler tabii ki bendeydi… Biraz sıkıldım ama olsun !… Haftaya öyle bir plan yapacağım ki… Üçünün de ayrı ayrı ifadesini alacağım… Ama beni artık üçü de kesmiyor !…

-Höst lan !… Harem mi kuracaksın ?…

-Yahu bu çocuk bir gün beni çıldırtacak !…

-Ulan…Allah doyursun seni !…

-Valla sus !… çarpılırsın !…

-Ne diyor bu adam ya ?…

-Sapık mısın sen oğlum ?…

-Amma doyumsuzluk ha !…

-Oğlum ne kıskanıyorsunuz ?… Sizde tavlayın !… Kedi ulaşamadığı ciğere…

Birden konuşmalar kesilir… Sataşma, kafa bulma, eğlenme sırası gelmiştir…

Birbirlerine göz kırparak kenarda kitabını kaplayan Altan’a dönerler…

-N’aber lan Altan ?…

-N’aptın bu hafta sonu ha ?…

-Genemi tık yok ?…

Gülüşmeler…

Büyük an gelip çatmıştır…

Zaten boğazına kadar dolu olan Altan için intikam vakti gelip, çatmıştır…

Başını kaldırır… Yüksek ve kendisinden emin bir ses tonuyla cevabı yapıştırır…

-Tı..ıık va.aar !…

-Kısa bir şaşkınlık ve sessizlik sonrası büyük bir kargaşa oluşur…

-Vay !…

-Ne diyor bu lan ?…

-Tık var diyor…

-Yanlış duymadık değil mi çocuklar ?…

-Valla ben de öyle duydum !…

-Altan’a bak ?…

-Ulan az yere bakan, yürek yakan değilmiş bizimki !…

Etrafında toplanırlar…

-Anlatsana Altan ne oldu ?…

-Hadi lan çıldırtma !…

-Susun !… Altan ne yaptığını anlatacak !…

Altan derin bir nefes çeker…cesaretini toplar… başını kaldırır…

-U…ulan… Ha..haftaya… bi…birinizin… a..anasına… ka..kayacam…a..ama…ha..hanginizinkine… be..bende..me..merak… e…ediyorum !…

Nur içinde yat, ışıklar içinde ol Altan abi…

Unutulmayacaksın…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s