KİBAR DOSTUM MELİH‘İN ANISINA…
2 Dostum Melih Kibar ve Çiğdem Talu’yu özlem ve rahmetle anıyorum…
Hasan Uğur Epirden
Müzik dünyamızda yaprak dökümü sürerken bizler de tarifsiz üzüntülere sürükleniyor, boşluklara düşüyoruz… Acıların yerini özlemler dolduruyor…
İçimizdeki sevgi kıpırtılarını, aşk depremlerini tetikleyen bazı romantik parçalar vardır…
Melodi ve söz bütünleşmiş, dillere egemen olmuş, bir sarmaşık gibi gönüllere dolanmıştır…
Sözler, hissettiklerimizdir… Melodi, o andan itibaren sarıldığımız nice doğal ve masum güzelliğin sırdaşı oluverir…
İşte o parçaların babasıydı O …
Hiç beklemediğimiz bir anda O da 10 yıl önce ansızın ayrılıverdi aramızdan… Aniden çıktığı ebedi yolculuğunda bile “Kibar”lığının, içine kapanıklılığının, beyzadeliğinin en somut ifadeleri vardı…
…………….
O’nunla ilk kez, 1973’te rahmetli Çiğdem Talu’nun Bebek’teki evinde tanışmıştık…
Niye yalan söyleyeyim, o dönem ikisini de birbirlerine çok yakıştırmış, aralarındaki masum elektriği ilk sezinleyenlerden birisi olmuştum !…
Melih, içindeki volkanların derinliklerinden gelen duygularla piyanosunun üzerindeki tuşlarla dans eder, en ölümsüz bestelerini notalara dökerken, Çiğdem o parçaların duygularını yazdığı sözlerle pekiştirmekteydi… İşte o şaheser parçalar böyle çıkmış, klasik ve ölümsüz olmuştu…
Bu duygu fabrikasından en fazla nasibini almış olanların başında da sevgili Erol Evgin gelmekteydi… İşte bu üçlü, 70’li yılların başında ve ortalarında fırtına gibi esmiş, müzik listelerini devamlı sarsmış, resmen “Ambargo” koymuştu… Eminim, o yıllarda ve sonrasında, birçoğumuz dillerimizdeki o parçalarla romantizmin doruğuna çıkmış, sevgiler ve aşklar yüklü, bulutların üzerine kanatlanmışızdır ?…
…………………..
Hiç unutmam, elindeki kahve fincanından güzelim spor elbisesini tamamlayan beyaz ipek gömleğine birkaç damla döküldüğünde, o her zamanki tebessümüyle, “-Telaşlanmayın !… Kahve lekesi çıkar !… Bir iki damlası da insanı ne kadar yakabilir ki ?… Allah o ızdırabı yüreğimize verip, köreltmesin !…” demişti…
Daha sonraları, seyrek görüşmemize rağmen, daima saydığım bir gönül adamı, dahası daima sevdiğim bir gönül dostu, her şeyden önemlisi büyük bir müzisyen ve besteci olarak belleğimde ve kalbimde ebedi yerlerini alan Melih’in “Hababam Sınıfı”ndaki içimizi neşelendiren müziği ile, Milli parçamız haline gelen “Eurovizyon Şarkı Yarışması” parçasındaki zenginlik, “Gel de çektiğimi bir de bana sor”daki hüzünü ve acıyı ta içimizde hissettiren müziği arasındaki engin genişlikler, birer müzikal “Med cezir” olarak O’nun “Sanatçı” kişiliğinin önünde “Büyük” sıfatını da çoktan hak ettiğinin birer belgeleriydiler…
Hele hele, aranjörlüğünü yaptığı bazı parçalarda, sanki “Master” yapmışçasına çocuksu ve doğal sevincini gözlerimin önünden uzaklaştırabilmem ve unutabilmem asla mümkün olmayacak !…
Onunla en son telefonda dertleşmiştik !… O zamanlar, menajerliğini yaptığım caz grubum Mecazi’yi TRT’deki programına konuk edecekti !… Olmadı !…
Son yayınlanan programında ise üzerinde anlaşılmaz bir tutukluk, bir ağırlık vardı !…
Gözlerindeki o her zaman alışageldiğimiz parlaklık kaybolmuştu !… Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ise sanki tükenmiş gibiydi !… Bitaptı… moralsizdi sanki ?… Endişelendim ve üzüldüm… İçimden “Eyvah !…” dedim…
Biz sanatçıları yaşatan, yarınlara bağlayan o nur ışığı bir mumunki gibi sönmek üzereyken gördüğümüz an, yaklaşan bir sonu belki de diğer insanlardan daha çabuk algılayabiliyoruz…
……………………
Acı haberi bana bir sanatçı dostum verdi… Sesi titriyordu… Kelimeler boğazında düğümlenmişti sanki !… Belli, perişandı !… Bir süre sessiz kalakaldım… Gözlerim, kalbimdeki tarifsiz acıya, beynimdeki kargaşaya dayanamadı !… Birkaç damla gözyaşı kayıverdi yanaklarıma… İşte o an Melih’in bir çok film karesi gözlerimin önünden geçmeye başladı…
Biliyorum… Mekanın “Cennet” !… Umarım orada kuyruklu piyanoların en klasına kavuşmuş, sevdiğin nice dostla “Büyük Orkestra” kurmuş, maestroluk yapıyorsundur ?…
Biliyorum sen orada da boş durmuyor ene nefis besteler yapıyorsundur, yanı başında da Çiğdem kimbilir ne sözler yazıyordur şelalenin dibinde, salkım söğütün altında…
Onları mutlaka bir yerlere kaydet ve iyi sakla !…
Bir gün mutlaka dinleyeceğim !… Mutlaka dostum, mutlaka…