Koca Cem Karaca…
“Merhaba gençler ve de her zaman genç kalanlar !…” deyince konserlerinde yer yerinden oynardı… Konserlerine yer bulabilmek için, biletlerin satışa çıkacağı günü bilmek gerekirdi… Zira sadece bu günü bilenler onu seyredebilme ve de dinleyebilme şansına sahip olabilirlerdi… Seyredebilme diyorum, çünkü sahnede bir devdi ve de o kadar heybetliydi ki !…
Dönemin çarpık darbecilerinin kurbanı oldu…. Fikir hürriyetine zerre kadar saygısı ve tahammülü olmayanlar onun belki de en kıymetli yıllarını almakla kalmadılar hüzün ve kahır dolu günlere mahkum ederek ömründen çok verimli bir bölüm eksilttiler…
Ülkesine gelip, toprağı hasretle öpmesine rağmen ona “Dönek” deme gafletinde bulundular… Uzun saçlarını arkadan bağlayıp bir çağdaş modaya öncülük ederken, kalabalıkların içinde yumruklayıp, burnunu kırdılar…
Yılmadı… Yaşamını alın teriyle sürdürmeye çalıştı…
Ona barlarda ekmek parasını çıkartmak zorunda kalacak kadar hıyanet ettik !…
Ne kadar büyük olduğunu ancak cenazesinde anlamış gözüktük ?…
Ya sonra ?… Şimdi ?… Onun “Kavga”sını kim sürdürebilecek ?…
Ne zor bir soru değil mi ?…