Yazı yazmayalı ne kadar oldu, bilemiyorum ama; bana sanki bir asır gibi geldi…
Dipsiz kuyudan çıkmış gibiyim; şaşkın…
”Hayatımın en zor yazısını yazıyorum” dersem, inanır mısınız bana? Parmaklarım klavyede harflerin yerini bulamıyor, titriyor…
Yazı yazmanın bu kadar güç olduğunu yıllar sonra bir kez daha anladım…
Sağ olun, var olun… Mesajlarınızla güç verdiniz bana… Yaşam pınarım oldunuz… Özellikle, 40 küsur yıllık canım arkadaşım Tülay Bilginer’e buradan, kocaman bir selam göndermek istiyorum…
Hastalığımla ilgili, neredeyse günü gününe sağlık raporumu face’e taşıdığı için…
Sağ olsun, var olsun…
Bir sıkımlık canımız var, çıkamadı gitti…
İşte yine yırttık…Yoğun bakıma girmeler, ardından mide kanaması…
Yaş ilerledikçe sağlam uzuvlarımız bir bir yara alıyor. Önce mideyi deldirdik, ardından böbrekler SOS vermeye başladı…
Kreatinin çok yüksekmiş.
Haftada iki gün kan veriyoruz.
Bol su içmem gerekiyormuş.
Gerekirse günde 3-4 litre, yok artık…
İçtik, içtik; içmedik diyaliz….
Allah’tan, oğlum Bayındır Sağlık Grubu’nun CEO’su olmuş.
“Baba”ya, baba bir indirim yapıyorlar… Onu da oğlum ödüyor…. Böyle bir imkan olmasaydı ne yapardım biliemiyorum…
Hayatımın en kötü yeni yılını kutlayacağım…
İçim, ülke gibi kapkara…
Sıkılıyorum, bunalıyorum, isyan bile edemiyorum.
Gücüm yok…
“Bu da geçer yahu” diyorum, başka bir şey demiyorum…
Hepinizi çok seviyorum, sevgiyle kucaklıyorum…