AYHAN DEMİR Hocamın anısına…
Türk voleybolumuzun en büyüklerinden rahmetli AYHAN DEMİR Hoca sert ve otoriter yapısının yanında muzip, şakacı, espritüel, candan bir kişiliğe sahipti… En büyük zevklerinden birisi de çocuğu yaştaki bizlere “Abi” demesiydi… Zaten cümlelerinin pek çoğu da böyle başlardı… Ama… Kızdı mı, pimi çekilmiş bir el bombası kadar da tehlikeliydi… Kibar görüntüsüyle, rica ettiği şeyler bu nedenle de biz sporcuları tarafından emir telakki edilirdi…
Voleybola başladığım ve ilk yuvam olarak gördüğüm, orada koca bir Gençler Türkiye Şampiyonluğu tattığım Beyoğluspor’da antrenörümdü ama daha öncesi ve en önemlisi, rahmetli Alper ağabey (Başaran) ve Değer ağabey (Eraybar) ile beni voleybola teşvik eden kişiydi…
Antrenmanlarda gözüne girmek için popomu (af edersiniz…) yırtardım… Hele o öldüresiye attırdığı plonjonlar yüzünden, sık sık yarılan çeneme dikiş attırmak üzere Taksim İlkyardım Hastanesinin acil servisini az aşındırmamıştım… Hatta o izleri saklamak için sakal bıraktığımın rivayetinde büyük gerçek payları vardır…
Beni çok severdi rahmetli… Sonradan bunun, önüne her gelen yabancı yazıları ve kuralları bana güven (!) duyarak tercüme ettirmesinden, Bayram ve Yılbaşı tebriklerinin yazılarını bana yazdırmasından (!) ötürü olduğunu biraz geç de olsa farkına vardım..
Yıl 1971… Emir büyük yerdendi… Ayhan ağabeyin müdürlük yaptığı şirketin Mecidiyeköy, Hukukçular Sitesi girişindeki bürosuna girdiğimde beni şevkatle (!) bir güzel karşıladıktan sonra gözleriyle masasının üzerinde Toros sıradağları gibi dizilmiş Yılbaşı tebrik kartlarını göstererek sırtımı okşadı !…
“O kadar korkma canım..” dedi ve devam etti… “Sadece 2500 adetcik !… Hepsinin de altlarına imzamı attım… Sırada üstlerini doldurmak kaldı… Ellerinden öperler Hasan abi…” dedi ve sessizliği gene kendisi bozarak, çekmecesinden çini mürekkebi ve bilmem kaç numara uçlu kalemini uzatarak devam etti… “Aman Hasan abi, o senin güzel kaligrafinden (Yazı stili) hiçbirinde ödün verme, ben çıkıyorum, masa senin, canın ne çekerse de güvenliğe söyle, aldırt !…”
Ayhan ağabeyin arkasından uzun süre masasında çöke kaldım… Yılbaşı öncesi son cumartesi gecemi her şekilde geçireceğim aklıma gelirdi de, böylesine ulvi bir vazifeyle (!) geçireceğim aklıma gelmezdi…
Emir büyük yerdendi… Kız arkadaşıma, yüzüme telefonu kapattığı ana kadar, gecenin önemini belirten kısa bir konuşma yaptım !. Pek becerememişim ki, bir hafta sonra başımda boynuzların çıktığını fark ettim… Burcumun bir özelliğindendir (oğlak) diye kendimi teselli ettim !…
Önümde 2500 tebrik kartı… yaz yaz bitmiyor… 34, 259, 512…
“Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
“Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
“Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim.”
515… saat gecenin 11’i… Ellerimde uyuşma emareleri… Gözlerimden uyku damlıyor, esnedikçe esniyorum !… Göz kapaklarım terör estiriyor !… Takoz koysam fayda etmeyecek !… Kapandı kapanacak !…
“Sizin ve eşinizin bayramını saygıyla kutlarken, sıhhatli ve başarılı günler niyaz ederim…”
Ve bir müddet sonra gerisini nasıl yazmışım hiç hatırlamıyorum…
“Niyaz ederim başarılı günler sizinle eşinizin yeni yılını kutlarken…”
“Kutlarken eşinizin yeni yılını saygıyla sıhhatli günler diler Niyazi ile beraber ederim…”
“Sizin, Niyazi ile eşiniz birlikte yeni yılınızı sıhhat dilerim, tebrikle beraber…”
“Niyazi ile birlikte sizin ve eşinizin yeni yılınızı kutlarken ayrıca tebrik ederim…”
“Önce yeni yılınızı başarılı eder, sonra eşinizle Niyazi’ye tebrikli günler dilerim…”
“Sizin de eşinizin ve Niyazi’nin de yeni yılını saygıyla eder, sıhhatli tebrik dilerim..”
“Yeni yılınız Niyazi ile sıhhat bulsun, eşiniz ile birlikte tebrik olsun”
“Sıhhatli eşinizin yeni yılını saygıyla kutlarken, Niyazi’ye başarılar diler aynı zamanda ederim..”
“Yeni yılınızı şey etmeden önce eşinizi saygıyla kutlar Niyazi’nin gözlerinden öperim..”
“Sizin de, eşinizin de, Niyazi’nin de, yeni yılını da, tatilini de, geçmişini de, geleceğini de saygıyla tebrik ederken…”
“Önce Niyazi tebrik etsin, yok öyle yağma, ben size ve eşinize sıhhat dilerim sonra”
“Yeni yılda eşiniz ve Niyazi’ye dikkat edin, size bu yıl gelebilirler…”
“Niyazi beyi Yılbaşı günü eşiniz ile birlikte tebrik ederim…”
“Valla tebrik ederim Niyazi’yi, eşiniz ile birlikte sıhhatler dilerim…”
Pazar sabahı, ezan okunuyor… Gözlerim kan çanağı… Yaşasın kartları yetiştirdim… “Osmanbey postanesi nöbetçidir, şunları atayım, sonra da gidip eve pazartesi sabahına kadar da yatayım…” dedim, aynen öyle de yaptım…
Sonrasını ne siz sorun, ne ben söyleyeyim….
Aradan 3-5 gün geçti… Ayhan ağabey beni makamına emretti (!)… Cümlelerdeki “Abi”lik kalktı, “Ulan”la başlayan övgü dolu (!) cümlelere maruz kaldım !… O zaman anladım ki, iyilik benim neyime… Sadece Ayhan ağabeyin yüzüme attığı “Aynen…” yazılı, geri dönen temenni dolu kartlara bir baktım, çoğunda Niyazi var… Merak ettim, Niyazi de nereden çıktı ?…
İşte o gündür, bu gündür tebrik kartı kullanmıyorum !… Yaşasın internet !…
TÜM YAZAR DOSTLARIMLA 2017’NİN BARIŞ, DOSTLUK, KARDEŞLİK, SAĞLIK, BAŞARI, BOL PARA VE MUTLULUK GETİRMESİ DİLEKLERİMLE TÜM OKURLARIMIZIN YENİ YILINI KUTLUYORUM…