1966 yazı…
Devrin en tanınmış ve lüks gece kulübü…
Kulüp Batı…
Boğazın kenarında, doğa ile iç içe…
Sıcak bir öğle sonrası…
Sahnede yeni kurulan Durul Gence 5’lisi provada…
Küçük bir motor yanaşır…
Bu Zeki Müren‘in motorudur…
Yanında sarışın bir güzel var !…
Hani derler ya… “Taş gibi !..”
Bakışlar bir anda bu ikiliye çevrilir…
Bu kadın düpedüz Ajda Pekkan‘dır !..
Hani şu Adana’da şarkı söylerken yuhalanan, hatta domates, yumurta atılan !..
Kamelya bahçesinde çay içerlerken Zeki bey, rahmetli Adem Çavdar‘ı yanına çağırır…
Her zamanki kibarlığıyla, mümkün olduğu takdirde Durul beyden Ajda hanıma bir parça söyletmesini rica eder…
Adem Çavdar, paşanın bu isteğini Durul Gence‘ye iletir…
Ajda mikrofonu eline alır, kısa bir ton tespitinden sonra o zamanların meşhur “All of me”sini söylemeye başlar…
Tüm dikkatler ve kulaklar ondadır…
O kadar içten ve güzel söyler ki, Durul Gence‘nin bile içinden “Bu kıza o domatesi, yumurtayı fırlatanların eli kırılsın !… Bu kız çok büyük şarkıcı olur…” diye mırıldanır…
Şaşırmıştır davulunu çalarken…
O zamana kadar Ajda‘yı sadece bir film yıldızı olarak görmüştü…
Mesleği şarkıcılık olmayan birisinin böylesine güzel ve detone olmadan o şarkıyı söylemesi çok hoşuna gider… Onu tebrik ederek cesaret verir…
Bu arada Zeki bey de çok beğenmiş olacaktı ki, hemen Fahrettin Arslan‘ı arayıp, programına aldırmıştı…
Ve Ajda‘nın “Süper star’lıkla kucaklaşacağı dolu dolu ,başarılarla örülü sahne hayatı başlayacaktı…
İlk 45’liği “Dönmem sana”, ardından “Saklambaç”, “Boş Sokak”, “Viens dans ma vie” müzikseverleri fethedecekti…
Apollonia (1968 ve 1969), Barcelona (1968) müzik festivallerinde Türkiye’yi başarıyla temsil etti, 1976’da Fransızların ünlü müzikholü Olimpia‘da dünya devi Enrico Macias ile birlikte konser verdi, 1977’de İspanya’da popüler Şarkı Yarışmasında tekrar ülkemizi temsil etti…
Daima genç kalmasını bildi…
Estetik mucizesi deyimlerini kendine özel bakımıyla çoğu zaman gölgede bıraktı…
O artık gerçek bir “Süper star”dı…
Alkışı, sevgiyi çoktan hak etmişti…
Ama gururlu ve mutlu olan bir kişi daha vardı…
Çünkü dediği çıkmıştı…
Eeee… Ne de olsa… Onun da adı…
Durul Gence‘ydi !..
EPİRDEN 