LAFI İŞİNE GELDİĞİ GİBİ ANLAMAK !…
Hasan Uğur Epirden
Zengin Türkçemizin içinde hepinizin çok iyi bildiği gibi birçok kelime ve deyişin mecazi, hatta argo anlamları mevcut… Yani konuşurken de yazarken de iyice düşünmek, sana karşı özellikle haince pusuya yatanlar için kelimeleri ve sözcükleri çok iyi düşünerek ve de tartarak hareket etmeliyiz…
47 Yıldır köşe yazısı yazan, edebiyat dalında naçizane eserleri olan biri olarak 63 yaşımda “Kaşar” kelimesinin argoda hangi manada kullanıldığını öğrendim ve bir kez daha anladım ve kabul ettim ki öğrenmenin yaşı yok !…
Takipçilerim, okurlarım çok iyi biliyorlar, Bayan Mili Takımımızla ilgili Avrupa Şampiyonası’ndaki maçlarının birinde son cümlede “eskiler”, “tecrübeliler” ile ilgili kullandığım o kelime eleştirilerimden bunalan, benden intikam almak, beni yok etmek için fırsat kollayan Türkiye Voleybol Federasyonu tarafından emsali görülmemiş bir hainlikte aleyhimde her yere (basına, hatta kadın derneklerine…) servis edilerek kullanıldı… Utanılmadan, sıkılmadan, pişkince, üstelik Bayan Mili Takımımızın bazı sporcuları ve aileleri dolduruşa getirilerek…Oysa yıllardır bayan voleybolunda binlerce sporcuya antrenörlük ve ağabeylik yapmış olan bana yakıştırıldı, bilerek, planlı olarak !…Yazımın bütününe bakılmadan, o kelimeyi kullanma sebebim ve amacım üzerinde durulmadan, sorgusuz, sualsiz infaz (!) edilerek hem de ?…
Şimdi birçok kişi bana soruyor, “Hocam, Federasyon değişti, hala öfkeli misin ?… Bir uzlaşma zemini yok mu ?…” diyorlar…
Onlara cevabım açık ve net, ben de bir soru sorarak…
“Siz Federasyonun değiştiğine gerçekten inanıyor musunuz ?…
Mutlu Başkan, Eksi Asbaşkan, Çakamayan Çakmak’ın bu kadronun dışında kalması, koltuğun el değiştirmesiyle nasıl her şey değişebilir, o gün bu ve benzeri türlü hainliklere, engellemelere, yasaklamalara imza atanlardan çoğu o çatı altında devam etmiyorlar mı ?… Nasıl tüm bu yapılanmayı görmezden gelip, yapılanları unutup, beyaz sayfa açabilir, dahası onlara güvenebilir, kısaca arkamı dönebilirim ?…
Bakın bundan bir süre önce bir parti başkanı anlatmak istediğini “Önüne yatmak” diye kullandığı için yer yerinden oynadı !…
Oysa o başkan o 2 kelimeyi hangi amaçla kullandığını, kakafoni yaratanlar çok iyi biliyorlardı ?… Niyeti bozdunuz mu bu edepsizlikleri koz olarak kullanabiliyorsunuz Türkçemizde…
Aman siz siz olun ilk aklıma gelenler arasında aşağıda sıraladığım sözcükleri kullanırken kırk kez düşünün !…
Dibine vurmak !…
Baldırı çıplak…
Başını dik tutmak…
Arkayı sağlama almak…
Başkaldırmak…
Takım taklavat…
Gögüs germek…
Dudak tiryakisi olmak…
Zevkten dört köşe olmak…Dudak ısırmak…
Şimdi diyeceksiniz ki, normal, ahlaklı cümle kurmak ne zormuş be hoca ?…”
Evet, aynen öyle…
Aklı fikri orasında olanların bazı yemekleri yerken neler düşünebildiğini az çok tahmin edebiliyorum…
Kadınbudu köfte…
Vezir parmağı…
Hanım göbeği…
Sütlü Nuriye…
Kol böreği…
Koç yumurtası…
Domalan mantarı…
Oturtma…
Siz hiç “Çükündür” tattınız mı ?…
Durun canıııım, hemen üzerime gelmeyin ?…
“Çükündür” pancardan yapılma enfes bir turşudur…
Bakın yazarken bile ağzımın suları akıyor billa…
Bir de muhafazakar ayaklarına yatıp da, toplum hayatını baskılarla izole edenler, bazı doğallıkları saklayanlar, yasaklayanların (!) derin icraatları var, o da işin bir başka çıkmaz sokağa açılan kapısı…
Bu tipler bırakınız kız çocuklarını, erkek çocuklara sarkarlar, taciz ederler, analarının, bacılarının diz kapaklarından tahrik olurlar, sanat eseri heykellere bilek bururlar, eşeğe, köpeğe sulanırlar…
İşte böyle sevgili okurlarım…
İçimde konuya ilişkin ne varsa sizlerle edebiyle paylaştım…
Siz gene de siz olun, çevrenizde benzer yaratıklar varsa, onlara sevabına bir iyilik yapın, hukuku boş geçin, onlara Haydar Dümen’in adresini verin !…
Topluma da böylelikle fayda sağlamış olursunuz ?…