GELECEĞİMİZİ NASIL “TERCİH” EDELİM ?… / Tuğçe Uslu

Ülkemizin geleceğini ciddi şekilde etkileyen yol ayırımında, tüylerimi diken diken eden, beni duyu selinde boğan, aydın bir Atatürk Kadını’nın yazdığı yazıyı gururla paylaşıyorum…

Bilmem kimin, bilmem neresinde kul, kıl, zevce olmayı “Sadakat” sanan beyni erozyona uğramış, köleliği felsefe edinmiş (!) zavallı dişi yaratıkların cirit attığı ülkemizde işte böyle ülkesine, Atatürk devrim ve inkılaplarına, laik Demokratik, tam bağımsız sosyal Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun Anayasa’sına bağlı çağdaş kadınlarımız ne mutlu ki çoğunlukta…

Hasan Uğur Epirden

GELECEĞİMİZİ NASIL “TERCİH” EDELİM ?…

Tuğçe Uslu

Odaya girdim, odanın bir duvarında ortalama boyda bir Atatürk portresi asılıydı. Göz göze gelmemeye dikkat ederek portreye kaldırdım kafamı. İçimde böyle bir mahcubiyeti, böyle bir sızıyı en son ne zaman hissettim hatırlamıyorum. Anama babama ihanet ediyormuş gibiydim. Onların bana kattıkları her güzel şey için, onlara lanet ederek evi terk edip gitmek gibiydi o his. Bir daha onları ne zaman görebileceğini bilmeden…

İndirdim kafamı portreden, içinde bulunduğum kabus gibi çaresiz ama değişik, gerçekliğine asla inanamadığım o ortama geri döndüm.

Elime bir kağıt bir de damga tutuşturdular ; “TERCİH”!

Benim tercihim değildi ikisi de. Bu olanların hiçbiri benim tercihim değildi ama DEMOKRASİ yüz yıla yakındır tam da orada, üzerimizde bir güneş gibi parladığı için, memleketimdeki diğer güzel insanların tercihleri bugün beni bir tercih yapmak zorunda bırakıyordu. İçimde çaresiz bir kırgınlık, “neyi oyluyoruz?” diye bir kez daha gözden geçirdim.

Oy kullanmak, vatandaşlık göreviydi. Ama “zırt pırt” sandığa gitmek zor gelmiş olacak ki, ortaya bir fikir atıldı. “Siz bir kere sandığa gidin, gerisini biz sizin yerinize halledelim. Bir kere sandığa gidin ve tüm haklarınızı bize devredin, biz koruyalım.” Hatta “biz” de değil, “ben”. Her kimsen.

Benim savaşım kişilere değil. Benim savaşım en başından beri fikirlere. Sevmediğim, alışamadığım, NANKÖR bulduğum fikirlere. Benim savaşım, inatla açılmayan gönül gözlerine.

Zarfı kapatamadım. Açık kalacak dediler. Sandıktan içeri doğru gönderdim geleceğimi. Anamın, babamın, kardeşimin, çocuklarımızın geleceğini… Belki inanmayacaksınız ama gözyaşlarıma hakim olmak çok zordu, ağlamamak için direndim odadan çıkarken.

Ne için buradaydım ben? Tartışma konusu bile olmaması gereken bu şeyi sandığa taşıyan güç neydi? Senelerdir başaramadığımız ama sandıktan çıkacak bir “EVET” ile bir anda başarabilecekleri o mucize neydi?

Derin bir nefes alıp, yutkundum.

Bu işin sonu ne olur bilmiyorum ama sizler için de o gün geldi çattı. Yarın karar günü. “Benim kararım neyi değiştirecek ki?” demeyin ne olur. Oyunuz ne olursa olsun, henüz demokrasi hala orada iken, hakkınızı kullanın, görevinizi yapın ve güzel ülkemizin geleceğinde söz sahibi olun.

Unutmayın, “Demokrasi, insanların hak ettiğinden daha iyi yönetilmeyeceğini garanti eden bir yönetim sistemidir.”

Hak ettiğimizin en iyisini almak için, lütfen yarın hepiniz sandık başında, görev başında olun.

Atatürk‘ün “Geçliğe Hitabesi”nde de dediği gibi “Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”

Bu vatan hepimizin!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s