Ülkemizin bin bir türlü sorunu var…
İçlerinde en büyüklerinden biri de “Sağlık Sektörü”…
Birileri yukarıdan sallıyor !…
“Sağlık sektöründe devrim yaptık !…”
“Sağlıkta devrim” mi dediniz ?…
O zaman bu yazımı gayet ciddi bir şekilde okuyunuz !…
Sonrasında, yani son noktayı koyduğum satır sonrası hala aynı iddiadaysanız, müfterisiniz, halkınızı kandırmaktır yaptığınız !…
Hastane sayısı, buna bağlı yatak sayısı ve de hekim sayısı son derece yetersiz durumdadır ve sektörün hali perişandır…
Bu acı tabloyu kısaca inceleyecek oldum, kanım dondu…
Buyurun hep birlikte Sağlık Bakanlıının en son verilerine göre istatistiklere göz atalım ;
Türkiye’de Sağlık Bakanlığına bağlı mevcut hastane sayısı : 1514
(Ayrıca ticarethane mantığıyla çalışan, çoğu soygun yeri olan özel hastane sayısını da verelim : 355)
Toplam hasta yatak sayısı : 206157
(Bunların sadece 106119’u nitelikli yatak gözüküyor…)
Toplam oda sayısı : 50564
Türkiye’de hekim sayısı : 135616
Bunların 75251’i uzman, 39045’i pratisyen, 21320’si ise asistan…
Hepsini dikkate aldığımızda; ülkemizde 509 kişiye 1 doktor düşmekte…
Gelelim hastane yatak sayısına…
Ülkemizde 3880 kişiye 1 yatak düşmekte…
Nitelikli yatak adedinde ise 8880 kişiye 1 yatak düşüyor…
Hastane sayısı ve nüfus oranını zaten kıyaslamaya kalktığımızda 52840 kişiye 1 hastane düşmekte…
Yolunuz bir hastaneye düşmeye görsün, hayatınızdan tam bezersiniz !…
Hele o ‘Acil Servis’lerin durumu ?…
Kapasite o kadar yetersiz ki, servisin kapısında saatlerce beklemez, yani hemen müdahalede bulunulur, yaşamaya devam ederseniz (!) kendinizi şanslı sayabilirsiniz ?…
Bırakınız ‘Yoğun Bakım’ ünitelerini, serviste bir yatak bulursanız amorti çıkmışcasına (!) sevinirsiniz…
Tabii ki odanızı ve yatağınızı yıldızlı otellerle sakın ola ki kıyaslamayınız, hayal kırıklığına uğrarsınız…
https://www.facebook.com/KBSeyler/videos/2122153831344289/
Eğitim kurumlarında da durum bu hazin ve düşündüren tablodan farksızdır…
Milli Eğitim Bakanlığı’nın durumunu da bir başka yazımda paylaşacağım, 2 ağır vaka tablosunu yüreğiniz kaldıramayabilir, beyniniz isyan edebilir, günaha girmeyeyim ?…
“Günah” dedim de;
Genelde bol bol günaha girip, aklanmak için ibadet edenlerimiz, her şeyi yüce yaradandan bekleyenlerimiz, “Allah korusun !…” deyip de kendilerini sigorta altına alanlarımız (!), herşeyi Allah’tan bekleyenlerimizin gittikçe çoğaldığı günümüzde bu konuda camilerimiz ne güne duruyor ?… Okulu olmayan, Sağlık Ocağı nedir bilmeyen köylerimizde bile ne mutlu ki camilerimiz var !…
Geçen gün merak ettim, Dinayet İşleri’ne başvurdum…
Türkiye genelinde tamı tamamına 84684 cami varmış ?…
(Hemen gene hatırlatayım; 1514 hastanemiz var çok şükür ?…)
Bu sayı yazımı hazırlarken artmış olabilir, peşinen hoş görünüze sığınıyorum, yanıltmayayım, günaha da girmeyeyim ?…
Cami sayısı klasmanı (!) ise şöyle ;
İstanbul : 3190
Konya : 3087
Ankara : 2875
Samsun : 2639
Kastamonu : 2577
Antalya : 2130 (1-2 gün içerisinde mahallemizdeki bitecek yeni takviye cami ile 2131 olacak !…)
İzmir : 1823 (Ayıp koca İzmir’e… Klasmanda 7. sırada yer alıyor ?…)
Şimdi gelelim işin düşündüren tarafına…
Sağlıkta ve eğitimde kan ağlarken ülke genelindeki 84684 cami, sığınak olsa, 80 milyon kişiyi, yani nüfusumuzun tümünü rahatlıkla içine alır…
Ülke tablosunda 945 kişiye 1 cami düşmekte…
Çoğu vatandaşımızın (Allah günah yazmasın ama gerçek ?…) ‘dostlar alışverişte görsün’ düşüncesiyle göstermelik katıldığı ‘cuma’ları dikkate almazsak bazı camilere 5 vakitte gidenlerin ortalama sayısı 10-15’i geçmez !…
Geçen yıl merakımdan, en yakınımızdaki camiye sabah ezanını müteakip gittim, koca camide sadece 6 kişi vardı…
İbadetimizi tabii ki yapacağız (Her ne kadar Allah ile kul arasında ise de…) Bu ibadetimizi evlerimizde de yapabiliriz… (Birçoğumuz da zaten öyle yapmakta…) Ama evde tedavi, ameliyat olamayız, tıbbi müdahale bekleyemeyiz !… Evde tahsil göremeyiz !…
Bir ülkenin kalkınması, çağdaş bir düşünce ile sağlıklı, kültürlü bir nesile bağlıdır…
Ne zaman ki sağlık konusunda, eğitim konusunda kronikleşmiş sorunlarımızı çözeriz, okuma yazma, buna bağlı yüksek öğrenim oranımızı yükseltiriz, işte o zaman çağdaş medeniyetler seviyesine yükselir, “Tek Adam” sendromundan kurtulur, çoğulcu demokrasi içinde insanca ve özgürce yaşam standardının mutluluğuna toplum olarak erişiriz !…
Acı ama gerçek !…
Sürçü lisan ettim İse af ola ?…