BALIĞA HÜCUM…
Hasan Uğur Epirden
Balık avlanma mevsimi açılalı tezgahlara balık daha bol gelmeye başladı…
Gerçi, gördüğüm kadarıyla bu şimdilik pek fiyatlara yansımış durumda değil ama gene de kırmızı etin ve kümes hayvanlarının yanında çok daha faydalı.
Marmara ve özellikle Karadeniz insanı kadar şanslı olmamamıza rağmen özellikle kuzeyden soğuk kara seyahatleri yaparak ve de tazeliğini koruyarak Antalya tezgahlarında arada sırada yerini alan hamsi ve istavrit, dar gelirli vatandaşlarımız için bulunmaz nimet..
Biraz iklim koşullarından, biraz denizlerin kirletilmesine karşın alınan önlemlerden, ama çokça mevsimsiz ve trol, dinamit gibi insafsız gaddar avlanmaların üzerine gidilmesi bu yıl denizlerimizin daha cömert davranacağı hissini vermekte…
Öncelikle protein değeri çok yüksek, sindirimi oldukça rahat olan balık, bu özelliği nedeniyle çocuklar,gelişme çağındaki gençler, yoğun bedensel faaliyet gösterenler ve de hastalar olmak üzere tüm yaş gurupları için ideal bir besin…
Temel kural olarak, bir yağ ne kadar katı ise, o kadar çok doymuş yağ içerir… Doymuş yağların fazlalığı da damar sertliği açısından o kadar fazla risk yaratır !…
Olaya kalp ve damar sağlığı açısından bakıldığında da balık çok önemli bir yer işgal etmekte…
Damar sertliğinden korunmak için kırmızı etten kaçınılması gerektiğini artık hemen hemen herkes biliyor !… Beyaz et olarak her ne kadar kümes hayvanları (tavuk, hindi) tavsiye ediliyorsa da son zamanlarda yapılan tıbbi çalışmalarda balığın tavuğa karşın tartışılmaz bir üstünlük taşıdığı açıklanmakta…
Basit bir mantıkla, soğuk suda yaşayan balığın yağının neredeyse sıvıyağa yakın olduğu gerçeğini basit bir gözlemle yapabilirsiniz !…
Üç ayrı kaba dana yağını, tavuk yağını ve de balık yağını koyunuz… Isıyı düşürmeye başlayınız !… İlk önce dana yağının, bir süre sonra tavuk yağının, en sonra ise balık yağının (Neredeyse buzdolabı ortamında) donduğunu göreceksiniz !… Ayrıca balık cinsleri arasında da yağ farklılıkları mevcuttur !… Daha soğuk sularda yaşayan Karadeniz balığının yağı, Akdeniz’de yaşayanlarınkinden daha zor katılaşmaktadır…
Uzun ömürlü bir nesle sahip, soğuktan korunak için çok yağlı besin tüketen Eskimoların sıhhatli oluşları bulamadıkları sebze, meyve ve diğer çeşit etler (konserve halinde) yerine bolca tükettikleri buzul balıkları sayesindedir ve bu ırkta damar ve kalp hastalıkları yok denecek kadar az görülmektedir !…
İşte bu yüzden ülkemizin bu eşsiz nimetinden faydalanmamız gerekir !…
Bir önemli konu da balığı satın alırken taze olmasıdır !… Bunun için dikkat edeceğimiz hususlar, gözlerindeki ve derisindeki parlaklık, gene derisindeki gerginlik, solungaçlarındaki kırmızılık, büyüklerinin kesildiği, küçüklerinin ayıklandığı zaman akan kanıdır…
Sizlere bir “Gourmet” olarak tavsiyem, balığı mümkün olduğu kadar taze tüketiniz !… Şoklanmış buzhane balığına rağbet etmeyiniz, ve buzluğa atmayınız !… Hem besin değeri olarak, hem de lezzet olarak kayba uğrarsınız !…
Hepinize bol balıklı, bereketli sofralar temenni ediyorum !…