ACI HABERİ TÜRKİYE’YE VERMEK KABUS GİBİYDİ…
31 Ocak 1999…
Gecenin ilerleyen saatleri…
Acıbadem’de Melih’in evinde oturup,televizyon seyrediyorduk !…
O sırada Nedim Saban’ın TV programından aradılar !…
Konu Türk Pop Müziği idi…
Bir müddet sonra benimle canlı telefon bağlantısı yapacaklarını söylediler…
Bağlantıyı beklerken telefon çaldı !…
Melih’in yakın dostu Sabiha hanımdı (Sabuş) arayan…
Ağlıyordu telefonda !…
Barış’ın o anda durumunun çok kritik olduğunu, kalbinin durduğunu, ambülansla Siyami Ersek Hastanesine kaldırılmakta olduğunu söyledi !…
Şok olmuştuk !… Kapıya fırladık !…
Tam o sırada çalan telefona baktık !… Bir anda kendimi canlı yayında buldum !…
Konuşabilmemin imkansız olduğunu söyleyerek durumun vahametini kısaca özetleyip, beni af etmelerini rica ettim !…
Kısacası Türkiye kötü haberi maalesef ilk benden duydu !…
Melih’in Acıbadem Dörtyol’daki evinden fırladık… Koşmaya başladık… Mesafe500-600 metreydi…
Aklımıza taksi tutmak bile gelmemişti…
Hastaneye vardığımızda, Barış için iş işten geçmişti !…
Reanimasyon servisinde bütün doktorlar tek vücut olmuşlar, bir mucize yaratmak, onu tekrar hayata döndürmek için olanca güçlerini harcıyorlardı !… Ama nafileydi !…
Koca Barış, inanmakta zorluk çektiğimiz, bizi şoke eden bir veda ile aramızdan ayrılmıştı…
Ölüm Allah’ın emriydi !… Ayrılık olmasaydı ?!…