SÖZ VERDİ, OKUYACAKTI; AMA ARAYA AYRILIK GİRDİ… / Hasan Uğur Epirden

EŞ ZAMANLI SEVDALAR

Gerçek hayattan bir kesitti karaladığı…

Siz şiir deseniz de, o bir ağıttı…

Gidenin arkasından…

Tayfun Talipoğlu çok sevmişti bu kahır dolu dizeleri…

Çok güzel akmış, müthişsin !… Bunu mutlaka seslendireceğim…” demişti Nur Akdağ‘a…

Nereden bilebilirdi ki yüce yaradanın ona geçen güne kadar ömür biçtiğini…

Sevgili Tayfun seslendiremedi ama o ulvi görevi sevgili Nur bana tevdi etti…

En kısa zamanda “EŞ ZAMANLI SEVDALAR”a sesimle hayat vermeye çalışacağım…

Onun kadar beceremesem de…

Güle güle Tayfun

Oradakilere;

Kalemime yön verenlere;

Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Can Yücel, Özdemir Asaf, Turan Oğuzbaş, Cahit Külebi, Aziz Nesin, Tekin Aral, Suavi Sualp, Sabri Altınel, Haydar Nami Ediskun ve Ümit Yaşar Oğuzcan‘a selam…

Elbet bir gün buluşacağız, bu böyle yarım kalmayacak !…

EŞ ZAMANLI SEVDALAR

Biz 4 kişiydik…
Ben Hüso…
Memo…
Fiko…
ve Nahide…

Nahide…

Yılmayan yıkılmayan…
Varoş bir semtin derme çatma evlerinin en zengin görünümlü barakalarında yaşıyorduk…

En temiz bendim haa…
Hep jilet gibi ütülü gömleklerimle çıkardım mahalleye..

Memo..

Sümüklü Memo..
Elinde topacı, bir yandan sümüklerini kollarına siler bir yandan da top peşinde koşturan Fiko’ya laf atardı…

Bir ıslık duyardık mahallenin veledinden…
Anlardık, 2 örgü saçlı nazik mi nazik kibar mı kibar bir gülümsemesi ayaklarımızı yerden kesen..

Ben saklanırdım gömleğimin yakasına…
Memo elindeki topacı çoktan fırlatmış o yana…
Fiko kalenin ortasında adeta…

Onun adı Nahide…
Aşktı Nahide…
Bir garip türkü…
Bir sevda Nahide…

Kimse kimseye söylemez, herkes içinden besler de beslerdi sevgisini…

Ben, Memo, Fiko, Nahide…
Bu dar geçitli yollarda büyüdük…
Dar kıvrımlı yollar dayanırdı mahalle kapımıza…

Postacı gelmiş oracığa…
Elinde yazıyordu..
Sen büyüdün oğula gideceksin Vatan uğruna…
Anam tutuşturdu elime sülüsümü…
Koştum Memo’ya…

Memo başladı ağlamaya.. sevinçten haa…
“laan” dedim, “, “laan oğlum birader, yakışır mı ağlamak sana ?…” Sümüklerin akacak diye dalga geçip patlattım tokadı ensesine o anda…

Fiko almış haberi koşturdu geldi yanımıza…
Bir sevinç, bir büyüklük, bir yiğitlik ki bizde, sorma…

Nahide… Nahide.. seviyor olmalıydı birimizi ama görünmüyordu ortalıkta…

Davullar zurnalarla uğurlandık otobüs garında…
Boynuma künyemi taktılar… “ALLAH.a emanet oll…” yazıyordu bir tarafında…

En son tavla atalım dedik..
Onda da içimizde bir umut yüklendik zarlara…
Kim kazanırsa sanki Nahide sarılacak mendilini sıkıştıracaktı avcuna…

Asker Ocağı… Baba Ocağı değill bu oğluumm…
Benzemez bizim oralara…
Dar kıvrımlı yollar dayanmaz burda kapıya…
Alabildiğine geniş ova..
Dağlar keser yolunu alır içine seni bir anda…
Dağ kartalı olursun da.. Ölüm bekler yanında…
Hafta sonları tertip tamam..
Elimde 3-5 kontör…
1 kontör gider Hakkari’ye…
Diğeri Şırnak, Cizre’ye…

Nahide.. En son elimde kalan tek kontör bir türlü gidemez Balıkesir’e…

Tam tamına 42 kontör birikti parkamda…

Nahide’nin sesi hep kulaklarımda…

“Duydum, Fiko’yla nişanlanacakmış abim” dedi telefonda…
Fiko en son tavlada söylüyordu…
Ne ağlarsın benim zülfü siyahım, bu da gelir, bu da geçer ağlama…

Memo’yu aradım…
O da yine saçlarını toplamış gidiyor güneş…

Çok uzaklardan görmesi zor tekneler geçiyor…” diyordu telefonun diğer ucunda…

Ben Hüso… 1997’ye 3 tertip…
Hazırım, emret komutanım…
“Sağoll sağoll sağoll….”

İçtima bittikten sonra dağıldık ocağa…
Televizyon açıldı… Kara yangın kör duman bir dertli koca çınar devrilmiş oracıkta… Gözlerim kör oldu haberdeki alt yazıda…

Fiko..Cizre’de…
Çocukluğumda mahallemizin futbolcusu, top peşinde koşturan… Fiko’nun babası derdi ”Bu adam olmaz, bırak topu Fiko….”

Fiko top havanı ile vurulmuş…
Adam olmuştu Sinan amca…
Elimde kaldı kontörlerim…


1 kontör Hakkari’ye, diğeri Nahidem Balıkesir’e…
“Tertip, geldim…” diyordu biraderim… Dert ortağım…

Hemen duygulanır, ağlar, gocuğuna sürerdi gözyaşlarını…

Başladı söylenmeye “dostumm… dostumm…”
“Hakkını helal et, kal sağlıcakla…”

Dağdaydık o gece…
Memo’nun kollarına şehit düşmüş kardaşı….
Memo göğsüne yaslamış başını…
Oracıkta vermiş canını…

Tek kontör Nahide…
Aradım Nahide’yi…
Çalar… çalar… Telefonu açmaz Nahide…
Bir ses, bir ses…
Çok sonra öğrendim…
Asmış kendini tavan arasında…

Ben Hüso… Jilet gibi ütülü gömleğimle inerdim mahalleye… Gözlerim kararıyor..
Üstüm kan revan içinde…
Hazır oll ana… Oğlun geliyor sana.. Senin oğlun…

Mardin Nusaybin 997’ye 3 tertip..

Jilet gibi ütülü bayrağımın altında…

Biz 4 kişiydik…
Ben…
Memo…
Fiko…
Nahide…


Geldik geçtik bir varoştan…
Haberlerimiz verilmiş televizyondan…
Spiker bizden 2 dakika söz etmiş…
En çokta benim fiyakalı fotoğraflarımı göstermiş…
Sonra.. sonrası.. acı hikayeymiş…
Gelmiş.. geçmiş…
Bu hayatlar da burda sona ermiş…

Sülüsüm çıkmış ana…
Üstünde yazıyor..

Dağdaki yiğitten cennete bir yolcu daha..

Sakın ağlama, gurur duy oğlunla ana….

Haa ana; soyle spikere öyle süslü püslü çıkmış ekrana…

Biz varoş semtin baraka çocukları geçemezdik oraların önünden… Selam söylesin bizlerden han hamam saraydakilere..

Afiyet olsun koçumm…

Gocuğumda yarım ekmek kaldı…

Nur Akdağ

tayfun

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s