DEPREM DOSYASI 2… / Hasan Uğur Epirden

DEPREM DOSYASI 1

DEPREM DOSYASI 1’i okuyamamış olanlar için… https://evoleybol.com/category/deprem-dosyasi/
Bu yazımda; İstanbul veya Marmara Denizi faylarında 7 veya üzeri büyüklükte

muhtemelen gerçekleşecek olayları ele aldım, lütfen sonuna kadar ciddiyetle ve özümseyerek okuyun ?…

Deprem anı :
Çığlık çığlığa koşan insanlar, kağıt gibi yıkılan evler olacaktır her yerde. yeni yapılan bir kaç mahalle, istisnai 3 5 bina dışında her yer toz bulutu, her yer yıkık, her yer kaos, her yer ne yapacağını bilmeyen insanlarla dolacaktır…
Depremden hemen sonrası:
Enkaz altında kalanlara bağıranlar, ve ilk yağmacılar bu dönemde olacaktır. elektrikler kesilecektir… Cep telefonları kilitlenecektir… Medya yayınları aksayacaktır… Depolar, mağazalar, marketler soyulup soğana çevrilecektir.. İletişim tamamen kesilip, yok olacaktır… Elektrikler kesilecek, su boruları patlayacak, yolların büyük kısmı yarılacak, yangınlar çıkacak, sert artçılar devam edecek, ayakta kalan binaliları da yıkmaya, ölümlerin artmasına sebebiyet verecektir….

Depremden birkaç saat içinde:
Ağır yaralılar ölmeye başlayacaklardır… Ölüm sayısı bu bölümde yaklaşık 100-150 bin olsa da hızla artacaktır… Artçılarla yıkılmayan binalar da yavaş yavaş yıkılacaktır… Suç oranı yağma için büyük oranda artacaktır… Köprüler 8 büyüklüğü görmeden muhtemelen yıkılmayacaktır, fakat yollar perişan olacağı için bütün ulaşım kilitlenecektir… Herkes İstanbul’dan kaçmaya çalışacaktır… Hastaneler yıkılmamış ise (!) kaos ortamında kavga ve ölümlere şahit olacaktır… Yangınlar devam edecek, yayılacak, kolay kolay imkansızlıklar yüzünden söndürülemeyecektir, sert artçılar devam edecek..

Depremden sonra ilk gece:
Enkaz altından insan çıkarmak dışarıdaki ölüleri sevk etmek ya da kurtulanları doyurmaktan çok daha önemsiz duracaktır… 15 milyonluk hatta etrafındaki büyük şehirlerle 20 milyondan fazla nüfusu olan bir şehri elden doyurmak imkansız olduğundan, hırsızlık veya cinayet olayları yaşanacaktır… Şehri ağır bir kıtlık havası kaplayacaktır… Eğer kış ise, ilk geceden itibaren donarak ölümler başlayacaktır, hem enkaz altındakiler hem dışarıdakiler için bu diğer bir kaçınılmaz gerçektir… Yangınlar devam edecek, yayılacak, kolay kolay imkansızlıklar yüzünden söndürülemeyecektir, sert artçılar devam edecek..

24-48 saat arası:
Rüzgar hali hazırda esmiyor ise, inmeyen toz inecektir… Yaralı olarak hastaneye gitmeye çalışanlar bir muhatap bulamayacaklardır… İç kanama, travma gibi vakalarda büyük oranda öleceklerdir… Enkaz altındaki ölüler yavaş yavaş kokmaya başlayacaklardır. Türkiye çapında “İstanbul’dan kaçanları evinize alın, bol bol ekmek üretin !..” türü kampanyalar başlayacaktır, “Gıda yardımı yapın !…” şeklinde yanıltıcı noktalara bilgi kirliliği olacaktır… Ölü sayısı ve hal durumuyla ilgili deprem bölgelerine muhabirler giremeyeceği ya da girmeyeceği için kulaktan duyma veya tahminlerle bilgiler verilecektir… Ekmek, yemek, çadır, soğuk, bebekler, çocuklar ve yaşlılar çok büyük problem teşkil etmeye başlayacaktır… Yangınlar devam edecek, yayılacak, kolay kolay imkansızlıklar yüzünden söndürülemeyecektir, sert artçılar devam edecek..

48-72 saat arası:
Enkaz altından çıkarılanlar olsa bile, ki iş makineleri veya akut bu işe başka deprem kadar yoğunlaşamayacaktır, hastanede ilgisizlikten, doktor ve yatak kapasitesi zafiyetinden öleceklerdir… Zaten hastanelerin önceki yazımda da ifade ettiğim gibi şayet ayakta kalanları olursa, sağ ve salim kalan dahası hendi ailevi sorunlarından arınmış tıp adamları da inanılmaz şekilde azalacaktır ?… Açlık çoğu insan için ciddi bir hal aldığı için her yemek yardımında kalabalık ve kaostan insanlar ölmeye başlayacaktır… Şehrin elektriği muhtemelen geri getirilemediği için zaruri ihtiyaçlar karşılanamayacaktır…. Bunların içinde en büyük kaos ameliyathanelerde yaşanacaktır… Su ekmekten de daha ciddi bir problem haline gelecektir… Sevkiyatlar aksayacağı için damacana veren şirketler servis veremeyecektir… İstanbul dışına muazzam göç olacaktır… Çalıntı araçlarla, otostopla, otobüsle veya herhangi bir şekilde yürüyerek de olsa insanlar İstanbul’dan kaçmaya devam edeceklerdir… Yangınlar devam edecek, yayılacak, kolay kolay imkansızlıklar yüzünden söndürülemeyecektir, sert artçılar devam edecek..

3-4 gün arası:
Martılar ve de uzaklardan elen vahşi yırtıcı kuşlar şehrin içine girip sokaktaki ya da enkazdaki ölüleri yemeye başlayacaklardır… Şehir kokmaya başlayacaktır… Kurtulanlar da açlık veya soğuktan ölmeye başlayacaklardır… Su ve açlık bir çöl gibi saracaktır İstanbul’u…

4-7 gün arası:
Devlet bütün dış-iç yardım stokunu eritip Marmara Bölgesi dışında çok az var olan fabrikasına ne üretebildiyse afet bölgesine göndermeye devam edecektir… Hükumetin resmi olarak düşüp askerin yönetime el koyması kuvvetle söz konusu olacaktır… Tüm TSK bütün şehri afet bölgesi, istediği yeri de karakolu yapacaktır… Şehir dışından vicdani görev olarak gelmiş doktor ve hemşireleri çalıştırmaya çalışacaktır… Yemek kimseye yetmeyecektir… Battaniye, çadır gibi yardımlar ikinci planda kalacak, soğuk perişanlık ve ölüm yaratmaya devam edecektir…

2. hafta:
Türk ekonomisi, Türk lirası değerinin çoğunu yitirecektir, hatta “yok” sayılacaktır, geçmeyecektir… İstanbul dışındaki hayat için inanılmaz bir enflasyon söz konusu olacaktır… Ekmek günler içerisinde, özellikle Marmara’ya yakın yerlerde 1’den 5’e hatta 10 liraya çıkabilecektir… Bütün ülke stokları ve depolarına devlet el koyup İstanbul’a gönderecektir. Bu arada hava alanları kullanılamaz ve ivedi olarak onarılamaz hale geldiğinden yurt dışı ile trafik tamamen kesilecektir… Bu insani yardımlarda büyük ulaşım krizi yaşatacaktır… Şehirde, pislik, hastalık, açlık ve ölümler önüne geçilemez bir hal almaya başlayacaktır… Ölü sayısı depremden hemen sonraya göre belki de 500 bin artış gösterecek, milyona ulaşacaktır…Kurtulanların bile kurtarılamaması, dışarıdakilerin salgın hastalıklarda ölmesi, özellikle patlayan bebek ve çocuk ölümleri bundan sonra da devam edecektir…

2-4 hafta arası:
Ölü sayısı depremden hemen sonraya göre 1 milyona yakın artış gösterecektir… Ekonomide kur, ekmek fiyatı, temel gıda malzeme fiyatları sabitlenecek, TSK tarafından yönetilen afet bölgesinde belki sözlü belki yazılı karne ile yemek dağıtımı devam edecektir.. İlaç yokluğu, müsait olmayan şartlar gönüllülerin geri dönüşüne sebep olabilecektir… İş makineleri toplu mezarlar kazacaklar, belki de kimlik tespitlerine gerek olmadan insanlar gömüleceklerdir… Ölüm ve göç sebebiyle İstanbul’un nüfusu maksimum 3-4 milyon kalacaktır….

1-3 ay arası:
Koku dağılacaktır… İstanbul hayalet şehir haline gelecektir… İçinde 1 insanın dahi olmadığı hayalet yıkık mahalleler ortaya çıkacaktır… Gıda tüm Türkiye’de sorun haline gelecektir… İthalat ile bu sorun çözülmeye çalışılacaktır… Süpermarketler büyük oranda bomboş koridorlarda 3-5 ekmek, peynir, zeytin, domates, patates, satan, konserve koyulan yerler olacaklardır… Ülke üretimi çok büyük oranda düşecektir… İMKB eğer olur da çökmez, ayakta kalır, açılırsa, % 98’lere varabilecek düşüş gözlemlenecektir… Dolar 20 TL’nin üzerine çıkacaktır… Bu sırada şehrin elektriği ve suyu geri kazandırılmaya çalışılacaktır… Şehir suyu pisliği hastalıkların önüne geçilememesi, pislik gibi sebeplerden ölümler son hızla devam edecektir…

1 sene içinde:
Özellikle facebook gibi siteler aracılığıyla insanlar ulaşabildiklerine ulaşacaklardır, ulaşılamayanlar öldü kabul edileceklerdir. Resmi rakamların çok çok üzerinde gerçek ölüm sayıları olacaktır. Türk ekonomisi % 80’lere varan oranda küçülecektir… Ekonomik krizin ötesinde, yaşam zorluğu çekilecektir… 1 yıllık aranın ardından bazı kurumlar çalışmaya veya eğitime devam ederken bazı kurumlar bunu başaramayacaktır… Asker başta kalmaya devam edecek, seçim yönünde bir istek veya ihtiyaç olmadığı için seçim yapmayacaktır…

Hepsinden sonra:
Deprem sonucu (hastalık, açlık vs. dahil) 1-2 milyon arası insan yok olacaktır… Bu trajediyi bu millet atlatamayacaktır… Hayat devam edemeyecektir… Türkiye tüm dünyada depremin yıktığı ve bitirdiği ülke olarak kalacaktır… Toprak altıda yatan bir tanıdığı bulunmayan olmayacaktır… Enkazlar yıllar boyu kaldırılamayacaktır… İstanbul ise yıllarca basit bir kasaba olarak işleyecektir, bütün ekonomik turistik, endüstriyel yükü uçacaktır… Türkiye’nin yeni İstanbul’u yeni yüzü uzun süre İzmir olacaktır… Mecburen tarım ülkesine dönüş ve fabrikalar ile ülkeyi doyurmak üzere üretim yapılmaya çalışılacaktır…
Tabii ki zayıflayan, cılız kalan acz içindeki yurdumuzu önce tilki kurnazlığında yardım elini uzatacak dış güçler genel işlevini gerçekleştirememekte olan TSK’nın da bu zafiyetinden de istifade ederek ülkemizi ele geçirmeye çalışacak, bu konuda kuvvetler arasında sonu 3. Dünya Savaşına kadar varabilecek restleşmeler yaşanabilecektir…

İşte durum bu kadar vahim, tablo çok acıdır değerli okurlarım… Bu yazımı ve ortaya koyduğum gerçekleri bir bir yazıp, depoladıktan sonra yayınlayıp yayınlamamak konusunda çok tereddüt yaşadım !… Felaket tellallığı etmemiş olacağıma, gerçekleri halkımla paylaşıp daha da bilinçleştirebileceğime iyice kanaat getirdikten sonra paylaşma kararı aldım !…

Gelecek final yazımda “İstanbul Depremi” öncesi, esnası ve sonrasında yapılması gerekenleri paylaşacağım…
Allah hepimizi korusun !…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s